GÜNGÖR TETİK
GÜNGÖR TETİK (30 Kasım 1933 - 13 Mayıs 2016)
Ellili ve altılı altmışlı yıllarda top koşturmuş, başarılı futboluyla milli formayı da ıslatmış, ismi İstanbulspor ile özdeşlemiş, Arap namıyla anılan Güngör Tetik, ikinci ligde top koşturduğumuz 1981-82 mevsiminde çalıştırıcılığımızı yaptığı için ailemizin yiğitleri arasında elbette önemli bir yer tutuyor.
83 yıllık bir ömür süren Tetik’in oldukça uzun futbol yaşantısı var. Profesyonel liglerde tam 18 sene boyunca 350’den fazla maça çıkmış, 35’e yakın rakip fileleri sarsmış bir topçu o.
Tetik henüz 20 yaşında güçlü Kasımpaşa forması giyerek liglere adımını atmış. Sene 1953. İki yıl lacivert beyazlı armada için ter döktükten sonra Adalet’e gelmiş. Güçlü takımlara kök söktüren bu camiaya ise 4 sene hizmet etmiş. 1959 yılında transfer olduğu İstanbulspor’da ise bir yıldız konumuna yükselmiş, milli formayı da giymiş.
Sarı siyahlı kulüp 1967 yazında Arap Yılmaz, Yıldırım, Ender Konca, Gökmen Özdenak, Haluk, Kasapoğlu ve Artist Yalçın’lı müthiş kadrosuna rağmen kendisini beklenmedik biçimde ikinci ligde bulunca Tetik bu kez rotayı Orta Anadolu’nun mor beyazlı Afyonspor’una çevirip 2 yıl (1967-69)antrenör-oyuncu kimliğinde emek sunmuş. 1969-70 mevsimini ise Trakya’nın güçlü takımı Tekirdağspor’da yine antrenör-futbolcu olarak geçirdikten sonra işin oyuncu tarafını bitirip sadece çalıştırıcılıkla yetinmiş.
1970 sonrası Tetik’i sayısız kulüpte görüyoruz. İstanbulspor, Malatya, Davutpaşa ve saymakla bitmeyecek Anadolu takımında.
1965-66 mevsiminde aynı kulüpte soluk alıp veren Davutpaşa 1926 tarihinin asabi sol kanadı Selçuk Toker, Güngör abisini şöyle hatırlıyor. ‘’Güngör abi yetkin bir stoperdi. Takıma Yeşildirek’ten Yıldırım gelince haf hattına kaymıştı. Ama her mevkide görev alabilecek çok yetenekli bir topçuydu. Santrfor bile oynadığını hatırlıyorum. Ama savunmacı yönü ağır basıyordu.
İki ayağını da oldukça iyi kullanabiliyordu. Boyu belki 1.74 filandı ama kafa toplarında da müthişti. Hem çok iyi kesiciydi, hem de topu ayağına aldığında yılan gibi karşıt savunmanın arasına dalardı. Top ayağına çok yakışırdı. Enerjisi korkunçtu. Tam bir yıldızdı. Arap Yılmaz ile ikisi üç büyüklerin tam beş belasıydı. Bu ikisi tek başlarına maç çeviren adamlardı.
Güngör abi çok güçlü biriydi ama asla kasti hareketlere başvurmazdı. Sahadan atıldığını hiç görmedim, hiç duymadım. Oysa mücadele yönünü ben kendime örnek almıştım. Savaşçı kimliğiyle toplara kafasını sokmaktan asla korkmazdı.
Güngör abinin insani yönü de çok güçlüydü. Ben kolay kolay adam sevmem ama Güngör abi gençleri kollayan, onlara şans tanıyan, asla ezmeyen biriydi.’’
Hem Tekirdağ’daki topçuluğu, hem de Bakırköy’deki iş yaşantısı boyunca Güngör abisiyle sık sık bir araya gelen dev kaleci Bediz Baysal ise şöyle diyor. ‘’Güngör abiyi çok seyrettim İstanbulspor’da. Tıknaz biriydi belki ama bizim Rafet Vural gibi, Selçuk Toker gibi çok kuvvetli bir futbolcuydu. Hem tekniği üstündü, hem de mücadele gücü.
Güngör abiyle tanışmam 1968 senesinde oldu. Davutpaşa ile Afyon’dan geçmiştik. Galiba Burdur’a giderken mola vermiştik orada. Hayri İnce mor beyazlı formayı giyiyordu o günlerde. Güngör Tetik ile İkbal’de yemek yediğimizi, birlikte vakit geçirdiğimizi hatırlıyorum.
Güngör abi ben Tekirdağ’a 1970 yazında transfer olduğumda takımı bırakmıştı. Ama evi ve ailesi henüz oradaydı. Eşi, bir kızı, bir de oğluyla oturuyordu. Sık sık bir araya gelirdik. Eski talebeleri Fahrettin, Necati ve Vecdi ile ziyarete giderdik onu.
Ben Güngör abiyle hoca-talebe ilişkisi yaşamadım. Ama Tekirdağlı arkadaşlarımın anlattıkları belleğimde yer etmiş. Kendisi topçu ruh halini iyi bilen biriydi. Anlatmışlardı. Tekirdağ kendi sahasında yenildiğinde kulüpte yatarmış; amacı oyunculara moral aşılamak tabi. Yenilgilerde asla soyunma odasında konuşmaz, bir iki gün sonra yapılan toplantılarda herkese yanlışlarını anlatırmış.
Vecdi anlatmıştı galiba, Güngör abi takımda antrenör-futbolcu. Bir maçta seyirci bağırmış bir oyuncuyu çıkarsın, bir başkasını oyuna soksun diye. Türbünden inatla bağrılmasına karşın hoca iplememiş. Ben seyircinin isteğine göre topçu değiştirmem, demiş Güngör abi. Ama ertesi hafta kendisi yedek kulübesinde maçı izlerken, seyirci bu kez ‘Güngör sahaya’ diye tempo tutunca, hemen formayı kapıp sahaya dalıvermiş!! Hatırladıkça gülerim!
Güngör abiyle ilgili tek kötü söz duymadım. Ama biraz gülümseyerek de olsa, maç öncesi konuşmalarının çok uzun olduğu, yarım saat sürdüğü anlatılırdı. Bakırköy’de de Eşref, ben ve Hayri bir araya geldiğimizde hep Güngör abi konuşur, biz dinlerdik.’’
Gelelim 1981-82 mevsiminde savunmamızda yer alan Muhittin Boşat hocamızın yorumlarına. ‘’Güngör Tetik bize mevsim başında geldiğinde ikinci lige yeni gelmiş bir takımdık. Ve ne yazık ki kadromuz bu lig için pek güçlü sayılmazdı. Yapılan transferler yeterli değildi çünkü. Tetik çok iyi bir insandı. Futbolcularla olan ilişkisi tam olması gereken gibiydi. Ama kadro zayıf kalınca haliyle istenen sonuçlar alınamadı. Daha da kötüsü ‘’dışarıdan’’ yapılan müdahaleler hocanın moralini çok bozdu. Bu nedenle Güngör Tetik ilk yarı bitimine doğru takımdan ayrıldı. Yerine Hilmi Kiremitçi geldi. İyi transferler yapıldı ve lige tutunmayı başardık hep birlikte.’’