2015-2016
İlkin mevsime büyük bir birlik ve beraberlik duygusuyla girildiğini belirtip, A takımızın hazırlık dönemini anlatması için mikrofonu genç, başarılı ve yakışıklı antrenörümüz Deniz Atak’a uzatayım. ‘’Yaz ayları heyecanlı ve yoğun geçiyor. Şu ana kadar bir gün bile dinlenme olanağı bulamadım. Ama bendeki keyifli bir yorgunluk çünkü bu sene süper amatörde oynayacağız ve iyi bir takım oluşturmak zorundayız. Bunun için de hepimiz gayret göstermeliyiz, başta da ben tabi.
Bu seneki kadromuza göz attığımızda ilkin gidenleri sıralayayım. İki kalecimiz İbrahim ve İsmail artık bizlerle birlikte değil. Aynen geçen yılki savunmamızın kilit adamları Cesur, Cihan, Eyüp ve Semih gibi. Bunlara Cemil Bayraktar, Talha Üzüm, Ömer Faruk, Yasin Emre ve Önder’i de ilave edersek birinci amatörde mücadele eden toplam on bir oyuncudan yoksunuz. Geçen seneden takımda kalanlar ise savunmada Kemal, Farukcan, orta sahada Gökhan Özcan ve Ahmet Can, forvette de Seyfettin Yıldırım ve Fatih Bayraktar. U19 takımımızda yer alan Uğur Güneş, Enes Elmas, Fatih Çakır ve Kerim Öztürk gibi gençlerden de hazır ve formda olanları takıma alma arzusundayım.
Gelelim maçlarımıza.
Bu yıl süper amatörün birinci gurubunda mücadele ettik. Fındıkzade kedilerinin sabırsızlıkla beklediği mevsimin ilk maçına 5 Eylül 2015 Cumartesi günü saat 15’de Namık Sevik Stadı’nda Çubuklu karşısına çıktık. 35 derece sıcakta ve çekilmez bir nemde oynanan karşılaşma 0-0 berabere biti. Sahaya çıkan onbirimiz kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Semih, Gökhan, Mustafa, forvette Atakan, Özgün, Seyfettin şeklindeydi. İlk yarı boyunca rakibinden üstün gözüken ama sıcağın ve idmanların etkisiyle olsa gerek, ağır ve etkisiz kalan takımımız girdiği tek gol pozisyonunu Mustafa’nın ayağından değerlendiremedi. Çubuklu da doksan dakika boyunca gole yaklaştığı tek fırsatı ilk kırk beş dakikada buldu ama top kıl payı dışarı çıktı. İkinci yarıda Barış, Ahmet Can ve Farukcan forma şansı yakaladı. Oyunun görünümü bu devre de pek değişmedi. Sahaya hükmeden biz gibiydik ama gol pozisyonları yaratmakta çok yetersiz kaldık. Sadece Atakan’ın soldan ceza sahasına girip, kaleci ile karşı karşıya yaptığı vuruşun kalecinin solundan tıngır mıngır dışarı gidişi heyecanlandırdı bizi, hepsi bu. Oyuncularımızın gayreti için, döktükleri ter için, iyi niyetleri için elbette Fındıkzade kedilerinin diyeceği bir şey yoktu ama bu gol kısırlığı nedeniyle üstün olduğumuz nice rakibe cömertçe puan dağıtma tehlikesi de daha ilk maçta ortaya çıktı ve yüzlerin asılmasına neden oldu.
Davutpaşa 1926 mevsimin ikinci maçını, en uzak deplasmanımızda, Pendik ilçesinin Dolayobaspor’uyla yaptı ve karşılaşmadan 1-1’lik beraberlikle ayrıldı. 13 Eylül 2015 Pazar günü, saat 17’de, Dolayoba Stadı’nda başlayan karşılaşmaya çıkan onbirimiz kalede Mahir, savunmada Özkan, Utku, Sergen, Mert, orta sahada Ahmet Can, Gökhan, Semih, forvette Atakan, Özgün, Seyfettin şeklindeydi. İstanbul’un tiksinç trafiğini düşündüğümüzde, kolayca, mevsimin en çileli, en kanırtıcı dış saha karşılaşması diyebileceğimiz maç için Davutpaşa 1926’nın emektar, vefakar, cefakar ve savaşkan yiğitleri, saat 14’de kulüpten kalkan araçlarla yola koyuldu ve oyuncularımızı gurbette yalnız bırakmadı. Maça iyi başlayan oyuncularımız, güçlü esen rüzgarı da arkasına alarak ilk kırk beş dakika içinde üstün bir oyun sergiledi. Bu başarılı oyun da, 17.dakikada Mert’in soldan yaptığı güzel ortayı boş kaleye bırakan orta sahanın çalışkan oyuncusu Semih’in golüyle taçlandı. Devreyi 1-0 önde bitirdik. İkinci yarıda rüzgarla oynamasına karşın Dolayoba maça hakim olamadı. Üstün oynayan, daha kontrollü olan yine bizdik. Bu yarıda forma şansı bulanlar Barış, Mustafa Kıraç ve Kemal’di. Ahmet Can’ın indirdiği topta Özgün’ün vuruşunun direkten dönmesi şanssızlıktı. Dakikalar ilerledikçe Dolayobalılar’ın hafif kalması ve sertliğe başvurması tatsızdı elbette ama keskin sirke küpüne zarar verdi. Bunun sonucunda 9 numaralı topçuları Barış’a kasti vurduğu için kırmızı kartla saha dışına davet edildi. Maçı kazanacağımız duygusuyla devam ederken karşıtların kazandığı bir serbest atışta yaptığımız kötü baraj ve kaleci hatası oyunu hiç beklenmedik bir şekilde beraberliğe taşıdı. Maç boyunca elimize geçenleri beceriyle kullanamadığımız için ‘atamayana atarlar’ evrensel kuralının işlemesi üzücüydü tabi. Böylece ikinci maçımızda da, aynen ilkinde olduğu gibi, çok üstün olduğumuz bir karşıtımıza daha cömertçe bir puan ikram ettik.
Davutpaşa 1926 mevsimin üçüncü maçını 19 Eylül 2015 Cumartesi günü Güngören karşısında oynadı ve Namık Sevik Stadı’nda saat 16’da başlayan karşılaşmayı 3-1 kazandı. Güneşli ve sıcak bir havada oynanan maça takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Kemal, Mert, orta sahada Gökhan, Barış, Semih, forvette Atakan, Özgün, Mustafa Kıraç onbiriyle çıktı. İlk yarıya çok hızlı başladık ve serbest atıştan Mert’in muhteşem vuruşuyla öne geçtik. Ancak dakikalar ilerledikçe golleri art arda kaçırdık ve doksan dakika tek gol pozisyonu olmayan karşıtımıza toplu bir savunma beceriksizliğiyle beklenmedik ve soğuk duş etkisi yaratan bir ikramda bulunduk. Beraberlik sonrası ne yazık ki dağınık bir oyun sergiledik, devre 1-1 kapandı. İkinci devre forma şansı bulanlar Seyfettin, Ahmet Can ve Farukcan’dı. Bu yarıda da sahada gezinen, pas yapamayan, üstünlük kuramayan rakibimize karşın epey pozisyona girdik. Ancak Mustafa ve Semih’in gününde olmamaları öne geçmemizi engelledi. Neyse bitime beş dakika kala Mert yeniden kurtarıcı kimliğiyle sahneye çıktı ve ceza sahası içinden savurduğu sıkı şutla takımımızı yeniden öne geçirdi. Bitime çok kısa bir süre kala da gol orucunu bozan günün başarılı ismi Özgün’ün vuruşu ağları dalgalandırdı. Belki çok iyi oynamadık ama üstündük, yengiyi annemizin ak sütü gibi hak etmiştik. Şimdi de iyileri sayayım. Sergen’in savunmayı toparlaması, Mert’in hem bilinçli oyunu, hem de duran topları çok iyi kullanması, Gökhan’ın takımı idare edişi, Özgün’ün çalışkanlığı dikkat çekiciydi. Bu nedenle ekip Fındıkzade ahalisine umut verdi, yüzleri güldürdü. Maç sonu coşkumuz da görülmeye değerdi. Sanki dünyalar bizim olmuştu. Hepimiz çocuklar gibi şendik. Başta dev kaleci Bediz Baysal ve Selçuk Toker abisinden yediği zılgıtlardan sonra takımını hatırlayan Vedat Arda tabi.
Davutpaşa 1926 dördüncü maçını 27 Eylül 2015 Pazar günü dış sahada Merkezefendi ile yaptı ve sahadan 2-1 yengiyle ayrıldı. Merkezefendi Stadı’nda saat 15’de başlayan maça takımımız kalede Muhammet Ali, savunmada Özkan, Utku, Sergen, Mert, orta sahada Gökhan, Semih, Ahmet Can, forvette Mustafa, Özgün, Seyfettin onbiriyle çıktı. İlerleyen dakikalarda Atakan, Kerim ve Uğur forma şansı buldu. İlk yarının tamamını üstün oynadık ve epey gol pozisyonuna girdik. Bu süre içinde rakip kendi sahasına hapsoldu, mahkum bir oyun gösterdi. Bu başarılı oyunu sadece bir golle süslememiz ise yeterli değildi elbette. Gol penaltıdan geldi, düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderen günün başarılı ismi kaptan Gökhan Özcan’dı. Gri bir poziyonu lehimize yorumlayıp beyaz noktayı gösteren hakemin ne yazık ki maçın geri kalan süresince eziklik hissedip iki yüzde yüz penaltımızı es geçmesi ise özellikle maçı heyecanla izleyen Vedat Arda’nın tansiyonunu tehlikeli boyutlara yükseltti. Devre 1-0 kapandı. İkinci yarının ilk on beş dakikası da ilk yarının sanki fotokopisi gibiydi. Yine üstündük ve sağdan ceza sahasına giren Mustafa Kıraç’ın köşeyi bulan şutunun ağlarla kucaklaşmasıyla farkı ikiye çıkardık. Ama sevindirici olmayan şey son yarım saate büyük rehavetle giren takımımızın maçı kazandım zihniyetiyle oynamaya başlamasıydı. Bunun sonucunda genç ve dinamik oyunculardan kurulu Merkezefendi kalemize sık sık gelmeye başladı. Dahası ceza sahamızda oluşan bir karambolde bir gol atmayı da başardı. Geriye kalan süre içinde iki taraf da fırsatlar yakaladı. Bizde Atakan ve Uğur cömertçe fırsatları harcarken, karşıt ataklarda Sergen’in ve kaleci Muhammet Ali’nin sağlam savunmaları alkışa değerdi. Ama doğrusunu söylemek gerekirse maçı izlemeye gelen modacı ve stilist Cem Geylani’nin deyişiyle, ‘Farklı galip gelebileceğimiz bir maçı böyle kalplerimiz güm güm çarparak bitirmek’ çok şirin olmadı. Ama üç puan almak, her hafta daha iyi bir oyun sergilemek, birlik ve dayanışma duygusunu sürekli geliştirmemiz olumluydu. Sözün özü son yarım saatte kalp krizi geçireyazsalar da Fındıkzade kedileri büyük bir mutlulukla ayrıldı Zeytinburnu’ndaki sahadan.
Davutpaşa 1926 beşinci maçını terlemeden, sahaya çıkmadan hükmen kazandı, 3-0. Rakip ligden çekilen Sarıyer Yenimahalle’ydi.
Davutpaşa 1926 altıncı maçını deplasmanda güçlü rakibi Gazi Mahallesi ile oynadı ve sahadan 2-2 beraberlikle ayrıldı. Gazi Mahallesi Stadı’nda, 15 Ekim 2015 Perşembe günü saat 15’de başlayan karşılaşmaya takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Gökhan, Semih, Mustafa, forvette Atakan, Özgün, Seyfettin onbiriyle çıktı. İlk yarıda daha üstün gözüken, sahayı daha iyi parselleyen ekip bizimkilerdi. Bunun semeresini de Atakan’ın ortasına güzel bir kafa vuruşu yapan Mustafa’nın golüyle gördük. İlk yarı 1-0 kapandı. İkinci yarının ilerleyen dakikalarında oyuna girenler Kemal, Fatih Bayraktar ve Barış’tı. Hemen ikinci yarının başında Seyfettin’in kazandırdığı ikinci gol Gazilileri tam manasıyla şoka soktu. Maçı normal koşullarda alamayacağını anlayan karşıt topçuların bundan sonraki taktikleri sertliğe başvurmak oldu. Ve bu sertlik ve yıldırma harekatı maçın hakemine karşı uygulandı. Maçı izleyen, sayıları çok fazla olmasa bile etkili olan terbiyesiz seyircilerin ana avrat bacı bırakmayan küfürleri de buna eklenince ne yazık ki o ana kadar derli toplu bir yönetim sergileyen hakem bir yığın pozisyonda aciz kaldı. Ama aciz kalması da çok doğaldı çünkü her yanı açık olan sahada tek polis bile göze çarpmıyordu. Bu dandun içinde yine ayakta kalan, iyi mücadele eden bizimkilerdi. Ancak bitime 13-14 dakika kala savunma ve kalecinin anlaşmazlığıyla yenen acemice gol bizi aynen Merkezefendi maçında olduğu gibi paniğe uğrattı. Ama bir karşı atakta günün başarılı ismi Seyfettin biçilince penaltı kazandık ve maçın bitimine kısa süre kala yengiyi garantiler gibi olduk. Ama Gökhan’ın penaltısını kaleci çelince ne yazık ki umutlarımız suya düştü. Küfür sağanağının verdiği korkuyla maçı gol olunca bitirmeye kararlı hakemin bizlere bir saat gibi gelen uzatmalarında ise adeta ağır çekimde kaleye süzülen ve savunmamızın nedense çok edilgen kaldığı bir pozisyonda top nazlı nazlı köşeden ağlarla buluştu ve tüm Davutpaşa 1926 yiğitlerini kelimelerle tarif edilmez kederlere sürükledi. Çünkü çok iyi oynadığımız, çok üstün olduğumuz, büyük bir farkla kazanabileceğimiz bir karşılaşma beraberlikle bitmişti. Golün ardından hakem maçı bitirdiğinde oyuncular ve türbünde küfür sağanağında sırıl sıklam olmuş Davutpaşa seyircilerinin hali gerçekten de çok hüzün vericiydi.
Davutpaşa 1926 yedinci maçını 17 Ekim 2015 Cumartesi günü, 14.30’da, dış sahada Sultanbeyli ile yaptı ve sahadan 2-1’lik bir yengiyle ayrıldı. Böylece güneşli ve güzel bir havada, düzgün bir zeminde yapılan karşılaşmaya bir otobüs dolusu giden Esekapı’nın 25 yiğidinin yüzleri doksan dakika sonunda güldü, Alipaşa kedilerinin gönülleri şenlendi. Sahaya çıkan onbirimiz şöyleydi. Kalede Muhammet Ali, savunmada Özkan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Ahmet Can, Semih, Gökhan, forvette Oğulcan, Mustafa ve Özgün. İlk yarı boyunca çok üstün oynadık ve sayısız pozisyona girdik. Gökhan, Özkan ve Mert’in bilinçli oyunları makine gibi işleyen bir düzende oynamamızı sağladı. Ancak ele geçen fırsatları cömertçe harcadık ilk 45 dakikada. Beklediğimiz gol 33. dakikada köşe vuruşundan geldi. Ceza sahasına süzülen topa yaptığı düzgün kafa vuruşuyla stoperimiz Sergen takımımızı öne geçirdi. Rakibin bu yarı boyunca şişirme toplarla etkili olma çabası ise savunmamızca kolayca engellendi. Böylece ilk devreyi 1-0 önde kapadık. İkinci yarıda oyuna giren oyuncular Seyfettin, Atakan ve Uğur’du. Bu devrenin görünümü ilginçti çünkü külahlar değiştirilmişti sanki. Tıkır tıkır oynayan ekip bu kez Sultanbeyli’ydi. Bu iyi oyunun verimini de 53.dakikada aldı rakibimiz. Serbest atıştan gelen top basit bir vuruşla filelerimizi buldu ve oyun denkleşti ne yazık ki. İlerleyen dakikalarda oyun üstünlüğünü ele geçirmemize ve birçok fırsat yakalamamıza karşın nedense gol vuruşlarında etkisiz kaldık. Ama sonlara doğru golcümüz Mustafa Kıraç’ın şahsi gayretiyle yeniden öne geçmeyi bildik ve bir kez daha aldığımız yengiyle gururlandık.
Davutpaşa 1926, 21 Ekim 2015 Çarşamba günü Namık Sevik Stadı’nda saat 12.30’da başlayan karşılaşmada rakibi Rami’yi 2-1 yendi. Yağmurlu ve kapalı bir havada oynanan maça takımımız kalede Muhammet Ali, savunmada Atakan, Özkan, Sergen, Mert, orta sahada Gökhan, Ahmet Can, Semih, forvette Mustafa Kıraç, Özgün, Seyfettin onbiriyle çıktı. İlk yarıya hızlı giren kavuniçi kahverenkli formalılar karşıt kaleden ayrılmadı. Rami ise genelde uzun toplarla gole yaklaşmaya çalıştı ama etkili olamadı. 40.dakikada Ahmet Can’ın 25 metreden gönderdiği şahane plase köşeden fileleri buldu, böylece öne geçtik ve üstün oynadığımız ilk devreyi 1-0 önde kapadık. İkinci yarının ilerleyen dakikalarında Barış, Oğulcan ve Farukcan oyuna girdi. Bu yarıda rüzgarı arkasına alan Rami daha başarılı bir oyun gösterdi. Savunma hatalarımızdan yararlanarak gol pozisyonları da yakaladılar ama neyse ki değerlendiremediler. Sonlara doğru Özkan’ın mükemmel asistiyle Oğulcan ikinci golümüzü atıp türbünü dolduran Davutpaşa yiğitlerini rahatlatır gibi oldu. Ama maç bitiminde Rami lehine inanılmaz bir penaltı yaratan hakem neşemizi kaçırsa da neyse hem üç puanla buluştuk, hem de ailemizin değerli üyesi Turgay Özcan’ın doğum gününü neşeyle kutladık. Yağmur ve kara bulutlarla dolu bir havada gelen bu mutluluğu Alipaşa kedileri de coşkuyla kutlayarak Pazar’ı, önemli Erok maçını beklemeye koyuldu.
Davutpaşa 1926 kendi evinde, 25 Ekim 2015 Pazar günü oynadığı Erokspor maçını 1-2 kaybetti. Namık Sevik Stadı’nda saat 14.30’da başlayan karşılaşma kahverengi kavuniçi renkleri destekleyen büyük bir kalabalık tarafından izlendi. Sahaya yayılan onbirimiz kalede Muhammet Ali, savunmada Özkan, Utku, Sergen, Mert, orta sahada Ahmet Can, Gökhan, Semih, forvette Mustafa, Özgün, Seyfettin şeklindeydi. İlk yarı tamamen rakibimizin hakimiyetinde geçti. Bunu penaltıdan attıkları golle taçlandıran sarı yeşilli armada üstün oyunlarını daha çok golle süslemeyi neyse ki beceremedi. Bizim tek gol girişimimizde ise çok kötü bir yönetim gösteren ve takdir haklarını sanki bir yazgıymış gibi hep karşıtlar lehine kullanan hakem, Mustafa’nın düşürülüşüne seyirci kaldı. İkinci yarının ilerleyen dakikalarında Oğulcan, Atakan ve Kemal forma şansı buldu. Azıcık daha canlı gözükmemize karşın bu yarıda da daha iyi oynayan, fırsatlar yaratan yine Eroklulardı. Bunun sonucunda da 2-0 öne geçen yine Kasımpaşa temsilcisi oldu. Belki rakip kalecinin kontrolsüz çıkışıyla penaltı kazanmamız ve bunu Mert’in ayağından gole çevirmemiz türbündeki Davutpaşalı yiğitleri umutlandırmıştı ama son on beş dakika yorgunluktan pestile döndük, sahaya egemenliğimizi koyamadık. Böylece mevsimin ilk yenilgisini almış olduk. Sağlık olsun diyelim!
Davutpaşa 1926 8 Kasım 2015 Pazar günü Çeliktepe Ümit ile oynadığı dış saha maçını oldukça farklı bir sonuçla kazandı, 4-0. Saat 12.50’de, Kağıthane Belediyesi Seyrantepe Stadı’nda başlayan karşılaşmaya takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Kemal, Mert, orta sahada Gökhan ve Semih, sağ kanatta Oğulcan, sol kanatta Barış, forvette Mustafa ve Özgün onbiriyle balkadı. Güneşli bir havada, suni çimde oynanan karşılaşmanın ilk yarısı büyük üstünlüğümüzle geçti. Ama rakip kaleyi ablukaya almamıza karşın devrenin son dakikasına kadar topu bir türlü filelerle buluşturamadık. Neyse ki uzatmalarda Mert’in kullandığı köşe atışında Oğulcan önünde bulduğu meşin yuvarlağa mermi gibi vurdu da öne geçmeyi bildik sonunda. İkinci yarının ilerleyen dakikalarında Seyfettin, Ahmet Can ve Kerim forma şansı buldu. Sahadaki görüntü yine aynıydı. Bastıran, oyuna hükmeden bizdik. Bunun sonucunu da Oğulcan ve Seyfettin’in iki golüyle aldık. Doksan dakika boyunca oyunumuzu gevşetmememiz, yardımlaşmamız çok sevindiriciydi. Eklemem gereken bir şey daha var ki türbünde yer alan Davutpaşa yiğitleri de sahadaki gençler kadar gayretliydi. Özellikle Akçay’dan gelen Bilgin Dağdelen, Çukurbostanlı Ali Filler ve ailenin şiir yetkesi Yılmaz Verit takımlarını her an desteklediler, coşku saçtılar. Böylece Davutpaşa 1926 bu mevsim ilk kez farklı bir yengiyle tanıştı, ilk ikideki yerini korudu, hatta pekiştirdi.
Davutpaşa 1926 14 Kasım 2015 Cumartesi günü kendi sahasında oynadığı Pazariçi Köprülü maçını 4-0 farklı kazanırken karşıtlara karşı çok üstün bir oyun sergiledi. Namık Sevik Stadı’nda saat 14.45’de başlayan maça kalede Mahir, savunmada Kerim, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Ahmet Can, Gökhan, Semih, forvette Özgün, Seyfettin, Oğulcan onbiriyle çıktık. Maçın sonlarında doğru Uğur, Yağız ve Farukcan da forma şansı buldu. İlk yarının ilk kırk dakikası oldukça zevksiz ve sıkıcı geçti. Büyük bir coşkuyla maça gelen Davutpaşa yiğitleri türbünde esnemeye başlarken neyse genç Kerim imdada yetişip, Oğulcan’a sağ kenara çok güzel pas attı. Oğulcan’ın şahane asistinde kale sahası içinde topla buluşan Özgün önce kaleciden dönen topu ağlara bırakarak takımımızı öne geçirdi. Golle birlikte ilk yarıda oldukça dirençli gözüken Pazariçi Köprülü pişmaniye gibi dağıldı, dirençsizleşti. Golün ardından kazanılan penaltı vuruşunda ise Mert’in kalecinin soluna attığı yumuşak vuruşu Pazariçi file bekçisi çelmeyi becerdi. İkinci yarı tamamen hakimiyetimizde geçti. Pazariçi ya moralsizlik, ya da bedensel yorgunluk nedeniyle sahadan silindi, oyuncularımız böylece sayısız gol pozisyonuna girdi. Bunlardan sadece üçü gol oldu. Sergen’in şahane asistiyle Oğulcan ile iki farklı öne geçtik; günün en iyisi Sergen’in usta serbest atışıyla da üç oldu fark. Kapanışı Semih’in mükemmel asistiyle günün enerjik solaçığı Seyfettin yaptı. Böylece çalışkan orta sahamız Semih Akgöz’ün doğum günü de kulüpteki pasta ziyafeti öncesi sahada kutlanmış oldu.
Davutpaşa 1926 ilk yarının son maçını 22 Kasım 2015 Pazar günü Ortaköy ile oynadı ve güçlü karşıtından dış sahada bir beraberlik çıkarmayı başardı, 2-2. Uğur Mumcu Caddesi’ndeki Çilekli Tesisleri’nde 16’da başlayan karşılaşmaya takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Utku, Sergen, Mert, orta sahada Ahmet Can, Gökhan, Semih, forvette Mustafa, Özgün, Seyfettin onbiriyle çıktı. Türbünü dolduran Davutpaşa yiğitlerinin desteğinde dış saha ezikliği yaşamadığımız oyunda ilk devre boyunca rüzgara karşı oynadık. İlk yarı boyunca iki takım da dirençli bir futbol sergiledi, karşılıklı ataklar oldu. Biz daha iyi pas yaptık, onlar daha çok gol pozisyonuna girdi. Tek tehlikeli akınımızda, Seyfettin’in vuruşunda Ortaköy kalecisi becerisini konuşturdu. Devre golsüz sona erecek derken, uzatmada kalemize gelen serbest atış direkten döndü, kale önünde bekleyen 5 numaralı stoper de ayağına gelen kısmeti tepmedi! Böylece ilk kırk beş dakikayı 0-1 geride kapadık. İkinci yarıda forma şansı bulanlar Oğulcan ve Barış oldu. Yarıya hızlı giren bu kez bizim çocuklardı. Sağlı sollu akınlarla rakip kaleyi bunaltan onbirimiz eşitliği ikinci yarı ortalarında Mert’in sağdan, kaleye yaklaşık 30 metre uzaklıktan fırlattığı şahane serbest atışla sağladı. Maçın bundan sonrası epey elektriklendi. Bizden Oğulcan ve Mert, Ortaköy’den 2 numaralı sağbek oyundan atıldı. Ama geriye düşmemize karşın yılmadık, yıkılmadık. Ayağa kalkmayı başardık. Ve yine tatsız bir karambolde kalemize giren topa, Seyfettin’in başarılı takibiyle karşılık vermeyi bildik. Böylece bu zorlu doksan dakikayı çok başarılı bir oyunla, güçlü karakterimizle, kaya sertliğindeki direncimizle tamamladık ve bir puan çıkarmayı bildik.
Davutpaşa 1926 ikinci yarının ilk maçını zorlu takipçisi Çubuklu ile Beykoz Ortaçeşme Sahası’nda 28 Kasım 2015 Cumartesi günü oynadı ve karşılaşmadan 2-0’lık bir yengiyle ayrıldı. Yağmurlu ve serin bir günde oynanan ve 14.45’te başlayan maça çıkan onbirimiz kalede Muhammed Ali, savunmada Özkan, Farukcan, Utku, Sergen, orta sahada Gökhan, Semih, Ahmet Can, forvette Mustafa, Özgün, Seyfettin şeklindeydi. İlk yarıda Namık Sevik’te bize kök söktüren ve maçı golsüz beraberliğe kitleyen karşıtlarımız karşısında ilk 45 dakikada çok kötü bir oyun sergiledik, varlık gösteremedik. Daha derli toplu oynanan Çubuklu takımı ise gol pozisyonuna girmekte başarı gösteremedi. Art arda iki pas yapamadığımız bu devre boyunca Çubuklu’nun kaleyi bulan tek tehlikeli şutunu ise Muhammed Ali kurtardı. Bizim yakaladığımız tek pozisyonda ise, son dakikada Ahmet Can’ın vuruşu üstten dışarı gitti. Hava koşulları, Boğaz Köprü’sünün öldürücü trafiği ve dış saha endişesi gibi unsurlara meydan okuyan ve en az elli babayiğit ile Beykoz türbünlerine çıkartma yapan Davutpaşa 1926 yiğitlerinin devre sonunda asılan yüzleri neyse ikinci yarıda savunmamızın başarılı kesicisi Sergen’in şahane serbest atışıyla güldü. Kötü oyunun ardından gelen bu gol onbirimizi coşkuya sürükledi. Bir anda sahaya egemen olan, basan, rakibe top göstermeyen bir takım izlemeye koyulduk. Bu arada sakatlanan Muhammed’in yerine Mahir girdi, sonlarda da Kerim ve Barış. İlerleyen dakikalarda Seyfettin’in ve Özgün’ün kaçırdığı yüzde yüz gollere karşın yine Özgün’ün mükemmel asistiyle topu filelere göndermekte güçlük çekmeyen usta ayağımız Mustafa Kıraç farkı ikiye çıkardı. Bu devrede Çubuklu golü yedikten sonra dağıldı. Dahası Sergen’e kasıtlı giren 10 numaralı oyuncusundan da oldu. Ama işin tuhafı Çubuklu’nun on kişi kaldıktan sonra daha iyi top çevirmesi ve oyuna hakim oluşuydu. Sonuçta çok mutlu bir doksan dakikayı geride bıraktık ve iyi bir oyunla olmasa da Belçika’dan maçımızı izlemeye gelen Ahmet Mıcık abimizin ayağının uğuru ve Alipaşa kedilerinin duaları ve oyuncularımızın müthiş iyi niyetli çabalarıyla en yakın takipçimizi iyice geride bırakmayı bildik.
Davutpaşa 1926 ikinci yarının ikinci maçını 6 Aralık 2015 Pazar günü oynadı ve güçlü karşıtı Dolayoba’yı 2-1 yenerek ikincilik mücadelesini azimle sürdürdüğünü dosta da, düşmana da gösterdi. Namık Sevik Stadı’nda, güneşli bir havada 15.10’da başlayan, ama son yarım saati ışıklar altında oldukça serin bir havada oynanan karşılaşmaya takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Mert, Utku, Sergen, orta sahada Gökhan, Semih, Farukcan, forvette Seyfettin, Özgün, Mustafa onbiriyle çıktı. İlk yarı oyuna giren genç Dolayoba oldu. Ama golü bulan bizdik. Özkan’ın taç atışından gelen topu aşırtma bir vuruşla rakip filelere gönderen Özgün ile öne geçtik. İlk yarı karşılıklı ataklarla, daha doğrusu atağa kalkma denemeleriyle çok zevksiz ve kalitesiz geçti. Oyuncularımız son derece mücadeleci ve iyi niyetli ama oyun kurmakta yetersiz gözüktü. Ama maç boyunca şans melekleri bizden yanaydı ve ikinci yarıya da golle başladık. Bu yarıda Barış, Oğulcan ve Kemal forma şansı buldu. Henüz bismillah demeden kazanılan serbest atışta, ceza sahasına gelen topu ilkin Sergen kafayla kaleye gönderdi; vuruş kaleciden dönünce stoperimiz topu beceriyle filelerle buluşturmayı bildi. Öne geçmemiz Dolayoba’nın direncini biraz kırdı. Ancak tek başına bir takım kimliği gösteren, ayaklarına hakim, şahane 10 numaralı Dolayoba topçusu sahanın her yanına imzasını basarak takımını tek başına oyunda tuttu. Ve yetenekleriyle türbündeki Davutpaşa yiğitlerinin de hayranlığını kazandı. Dakikalar ilerledikçe takımımız maçı kazandım havasına girerek, kalemize bilinçsizce yüklenip, gerisini açık bırakan rakibin verdiği boşlukların cezasını kesemedi. İleriye atılan paslar yerini bulmadı çünkü. Dolayoba ise kazandığı tehlikeli serbest atışlardan neyse ki netice alamadı. Kıl payı dışarı giden toplarda kalecimiz Mahir’e yardımcı olan Davut Paşa hazretlerinin ruhu alkışa değerdi. Ama gevşekliğimizin faturasını son dakikalarda yediğimiz golle ödedik. Ceza sahası içinde Utku’nun uzaklaştıramadığı top bu kez filelerle öpüştü. Ama tehlike çanları bu kadarlık çalmayla durmadı. Derken Barış da kırmızı kart gördü on kişi kaldık. İlkin rakibe tabanla giren ve hakemin teveccühüyle kırmızıdan yırtan genç oyuncumuzun, taç çizgisi yakınlarında yaptığı gereksiz faul ikinci sarıyla birlikte Davutpaşa yiğitlerini baygınlığın eşiğine sürükledi. Bu curcunanın bitişini endişeyle beklerken, uzatmanın son anlarında akıl almaz biçimde kalemize girmeyen top Davut Paşa hazretlerinin bize bir başka kıyağı oldu. Ama buna da şükür dedik, kötü oyunumuza karşın üç puan almıştık çünkü. Ancak maç sonunda türbünde korkudan yüzler sapsarıydı ve yiğitler birbiriyle öpüşüp koklaşırken ağızlarını bıçak açmıyordu! Bu korku filmine benzeyen maçın benim için en mutlu anı ise maç sonu basın açıklamasında Büyük Başkan İskender Keleş’in, karşılaşma boyunca hem manasız tezahüratlarıyla takıma destek olmasını beceremeyen, hem de kendi aralarında küfürleşip kavga eden güruhu, Onlar bizden değil, artık maçlarımıza gelemezler, Davutpaşa 1926 ailesinde terbiyesizlere yer yok, diyerek dışlaması ve terbiyeli, edepli taraftarlarımızın yüreklerine su serpmesiydi.
Davutpaşa 1926 ikinci yarının üçüncü maçını 9 Aralık 2015 Çarşamba günü Güngören ile oynadı ve sahadan 5-0’lık farklı bir yengi ile ayrıldı. Bakırköy Belediyesi 1 Numaralı Sahası’nda saat 12’de başlayan karşılaşmaya takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Kemal, Mert, orta sahada Ahmet Can, Gökhan, Semih, forvette Oğulcan, Özgün, Seyfettin onbiriyle çıktı. Vedat Arda’dan aldığım bilgiye göre kümede kalma şansı oldukça azalan karşıtımız maça U19 ağırlıklı gençlerle çıkmıştı ama doksan dakika boyunca gayretli, temiz ve olumlu bir top oynadı. Ve farklı yenilmelerine karşı alkışı fazlasıyla hak ettiler. Davutpaşa 1926 hem ilk yarı, hem de ikinci yarı genç karşıtlarımıza oranla çok üstün bir futbol ortaya koydu. Olanca özgüvenle girdiğimiz oyunda ilk on dakikayı Özgün ve Oğulcan’ın golleriyle 2-0 önde kapadık. Güngören dakikalar ilerledikçe daha bilinçli top oynamaya çalıştıysa da devre sonlarında yine Oğulcan’ın ayağından bulduğumuz iki golle soyunma odasına dört farklı üstünlükle gittik. İkinci yarıda Kerim, Atakan ve Yağız da forma şansı buldu. İkinci kırkbeş dakikaya hızlı giren karşıtımız iki gol pozisyonu yakaladıysa da Mahir geçit vermedi. İlerleyen dakikalarda günün yıldızı Oğulcan’ın mükemmel asistiyle Ahmet Can golleri beşledi. Salih Danacı’yı çok sevindiren ve heyecanlandıran kazandığımız penaltı pozisyonunda ise stoperimiz Kemal’in vuruşunu kaleci soluna yatarak çelmeyi bildi. Zihni Aydın, Ne önemi var, ha beş olmuş, ha altı olmuş, dediyse de bazı huysuz ve tatminsiz Fındıkzade kedilerinin, Bu mevsim kaçan bu üçüncü penaltımız, diye homurdanmaları neyse çok kısa sürdü! Ama maç sonu sadece ve sadece olumlu unsurların ortaya çıkması, yüzlerde gülücüklerin tomurcuklanması, görülen birlik duygusu sonuçtan çok daha fazla sevindiriciydi. Yani takım içindeki yardımlaşma, uyum, oyuncularımızın doksan dakikaya yaydıkları temiz ve hırslı mücadele, haftalar sonra sahalara dönen Atakan’ın umut verici görünümü, Genç Yağız’ın sağ kanatta kıvrak hareketleri, Zihni Aydın’ın eski takımının maçlarında tekrar türbündeki yerini alması, Vedat Arda’nın Selçuk Toker abisine gereken saygı ve sevgiyi göstermekte kusur etmeyişi, Sıtkı Özcan’ın gülümseyişi, Turgay Özcan’ın ortalığa dağılan toplara karşı sergilediği kusursuz hakimiyet, kısacası her şey çok iyiydi. İstanbul’u egemenliği altına alan poyraz bile maç saati insafa gelmiş ve Davutpaşa 1926 yiğitlerini üzmemeye özen göstermişti! Bundan iyisi Malatya’da kayısıydı!
Davutpaşa 1926 ikinci yarının dördüncü maçını, 12 Aralık 2015 Cumartesi günü kendi sahasında Merkezefendi ile yaptı ve sahadan 5-1’lik bir yengi ile ayrıldı. Namık Sevik Stadı’nda, kapalı ve serin bir havada, saat 12.30’da başlayan maça takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Mert, Utku, Sergen, orta sahada Gökhan, Semih, Ahmet Can, ileride Oğulcan, Özgün, Mustafa onbiriyle çıktı. İlk yarıdaki dış saha maçımızda bize kök söktüren ve son dakikalarda yüreğimizi ağzımıza getirerek galibiyetimizi kahır ve panik anlarına dönüştüren Merkezefendi nedense ilk dakikadan itibaren dirençsiz, amaçsız ve hırssız futboluyla türbünü dolduran ve sayıları en az dört yüzü bulan seyircileri oldukça şaşırttı. İlk dakikadan ilk yarının sonuna kadar takımımız sahanın tek hakimiydi ve sayısız gol pozisyonuna girdi. Sağ kanattan yaptığı başarılı ataklarla maçın yıldızı görünümündeki Oğulcan’ın iki, yine diri oyunuyla günün en başarılılarından Mustafa Kıraç’ın bir golüyle soyunma odasına 3-0 önde gittik. İkinci yarıda da aynı görüntü devam etti. Bu yarıda forma şansı bulanlar Seyfettin, Fatih Bayraktar ve Atakan’dı. Hemen ilk dakikada Oğulcan golleri dörtledi. Bundan sonraki dakikalarda daha da serinleyen havayla birlikte, kaçan sayısız gol fırsatı türbünde maçı keyifle izleyen sabırsız ve tatminsiz Davutpaşa yiğitlerini biraz üzdü. Tarihi bir fark kaçmıştı çünkü. Sonlarda Merkezefendi ceza sahası içinde oluşan karambolde dost rakibimiz şeref sayılarını kaydetti. Maçın uzatmalarında sahneye çıkan Mustafa Kıraç ise görkemli kapanışın sahibi oldu.
20 Aralık 2015 Pazar günü oynamamız gereken Sarıyer Yenimahalle maçı karşıtımız ligden çekildiği için 3-0’lık hükmen yengimizle sonuçlandı.
Davutpaşa 1926 ikinci yarının altıncı maçını 26 Aralık 2015 Cumartesi günü Namık Sevik Stadı’nda zorlu rakibi Gazi Mahallesi ile oynadı ve sahadan 2-1’lik bir yengiyle ayrıldı. Saat 13’de açık ve futbola uygun bir havada başlayan maça takımımız kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Gökhan, Semih, Mustafa, forvette Oğulcan, Özgün, Seyfettin onbiriyle girdi. Maçın tamamı oldukça gergin bir havada geçti. İlk maçta hakem ve seyirci baskısıyla ezilen ve hakkı olan üç puan gasp edilen Davutpaşa 1926 yiğitleri yengi için ant içmişti. Buna karşın ilk iki için oldukça az umudu kalan Gazi Mahallesi topçuları da son şanslarını iyi kullanmak istiyordu. İlk dakikalarda karşılıklı ataklarla iki ekip birbirini yokladı. Ancak golü bulan kırmızı siyahlı karşıtlarımız oldu. Köşe atışından gelen topu savunmamız uzaklaştıramayınca 4 numaralı stoperlerinin kafasından meşin yuvarlak filelerimizle öpüştü. Gol sonrası Gazi daha bilinçli oynadı. Ama Özcan Kır pirimizin kehaneti ilk yarım saatin en ilginç anıydı galiba. Gazi’nin ceza sahamızda kaçırdığı yüzde yüz gollük fırsatın ardından Üstat Kır, Bu maçın kırılma anıdır, bunu böyle bilin, demek ki şans bizden yana; golümüz de 32. dakikada olacak, diye buyurdu. Ve ustamızın muhteşem öngörüsü kısa süre sonra gerçekleşti. Çünkü güçlü stoperimiz Sergen Sarp ceza sahası dışından, çaprazdan müthiş güzellikte bir falsolu vuruşla beraberliği sağladı. Bir anda neye uğradığını şaşıran Gazililerin şaşkınlığı Mustafa Kıraç’ın düşürülmesiyle taçlanabilirdi ama maç boyu verdiği tutarsız kararlarla en iyi aile terbiyesi görmüş, en sakin Davutpaşa yiğidini bile küfre zorlayan, çileden çıkaran hakem ne yazık ki yüzde yüz birlik penaltıyı es geçti. İlk kırk beş dakika 1-1 kapandı. İkinci yarıya fırtına gibi giren takımımız rekor sürede (20-25 saniyede), Mustafa’nın şahane asistini kale önünde tamamlayan Seyfettin’in golüyle öne geçti. Böylece acar forvetimiz Seyfettin Yıldırım, İskender Keleş başkanlığında oynanan resmi maçlarda attığımız 200. golün sahibi olarak dev kaleci Bediz Baysal abimizin koyduğu altının sahibi olmaya hak kazandı. Golün ardından yine fırtına gibi estik ama farkı arttıramadık. Mustafa’nın şık hareketlerle kaleciyi çalımlayıp kaleye gönderdiği topa ofsayt pozisyonundaki Seyfettin müdahale etmese belki bunu da başarabilecektik. Ama olmadı. Devrenin ilerleyen dakikalarında Atakan, Barış ve Kemal forma şansı buldu. Oyunun son otuz dakikası rakibimizin üstünlüğüyle geçti. Bu arada yetmişli dakikaların ikinci yarısında Utku’nun suratında patlayan topu maçın katili olmaya soyunan hakem penaltıyla cezalandırdı. Ancak Mahir sağına gelen topu mükemmel bir refleksle köşe atışına dönüştürmeyi bildi. Son dakikalar geçmek bilmedi. Çünkü 6 ve 10 numaralı topçularının başarılı oyunlarıyla Gazililer orta sahayı ele geçirmişti. Ama yengiyi korumayı bildik ve son dakikada Utku ikinci sarıdan oyun dışı kalsa bile, çok önemli bir 3 puanın sahibi olduk. Böylece 43 puana yükseldik, bir maçı eksik rakibimiz ise 28 puanda kaldı ve lige havlu atmış oldu. Maç sonu görüntüleri muhteşemdi. Hem senyör seyircilerimiz, hem de topçular emeklerinin mükafatını temiz ve neşe dolu bağırış ve alkışlarla aldı. Cümbür cemaat soyunma odasına pürneşe giderken, Fındıkzade’nin çilekeş kedileri de cami köşeleri ve araba altlarında maçın geyiğini yapmaya, yani Vedat Arda’nın totemlerini, genç oyuncularımızın müthiş gayretlerini ve nice şirin ayrıntıyı birbirilerine anlatmaya koyuldu.
Davutpaşa 1926 yeni senenin ilk karşılaşmasını 10 Ocak 2016 Pazar günü Rami Stadı’nda Rami ile yaptı ve sahadan 4-0’lık farklı bir yengi ile ayrıldı. Kapalı, serin ama topa çok uygun bir havada oynanan maç 14.30’da başladı. Sahaya çıkan onbirimiz kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Kemal, Seyfettin, orta sahada Ahmet Can, Semih, Gökhan, forvette Mustafa, Oğulcan, Özgün şeklindeydi. Necati Küçükçavdar abimiz maç öncesi türbünde toplanan ve sayıları yüzü aşkın Davutpaşa 1926 yiğidi için yaptığı kısa ama özlü açıklamada, iddiası kalmayan ve lige havlu atan rakibimizin antrenmana bile çıkmadığını, moralsiz olduğunu, bu nedenle maçı kolayca kazanacağımızı kendinden oldukça emin biçimde belirtti. Oysa ilk yarıda sahada tanık olduğumuz, Necati Küçükçavdar abimizin betimlediği manzaradan uzaktı. Çünkü ilk kırk beş dakika çok sıkıcı, futboldan uzak bir kördöğüşü şeklinde geçti. Rami’nin kuvvetli esen rüzgarla birlikte oynaması da etkili olamamamızda bir etkendi galiba. Devre golsüz beraberlikle kapandı. Ama ikinci yarının başlamasıyla birlikte takımımız rakip kalede büyük bir baskı kurdu, fırsatlar art arda yakalanmaya başladı. Golcü topçumuz Oğulcan bunlardan birini ceza sahası içinde değerlendirince öne geçmeyi başardık. Ardından günün başarılı ismi Sergen Sarp ceza sahası dışından çok sert bir vuruşla farkı ikiye çıkardı. Dakikalar ilerledikçe Necati Küçükçavdar abimizin dedikleri ikinci kırk beş dakika boyunca doğrulandı. Çünkü yorulan, bitkin düşen Ramili oyuncular takımımız karşısında varlık gösteremez oldular. Bu yarıda oyuna girenler Atakan, Kerim ve Yağız’dı. İlerleyen dakikalarda Semih’in iki golüyle farkı dörde çıkardık ve Fındıkzade kedilerini çok mutlu eden bir sonuçla bu kağıt üstünde zor görünen deplasmandan şen dönmüş olduk. Ama bu arada günün tek ama büyük olumsuzluğuna da değinmek gerekiyor. Sahanın en iyilerinden sağbekimiz Özkan’ın ikinci yarıda kaçırdığı penaltıdan söz ediyorum. Bu mevsim kaçırdığımız dördüncü penaltıydı çünkü.
Davutpaşa 1926, 16 Ocak 2016 Cumartesi günü oynadığı karşılaşmada gurubun, kuvvetiyle puan cetvelinde bulunduğu sonlardaki yeri arasında tuhaf bir uyuşmazlık gözüken Sultanbeyli’yi 4-2 yendi. Namık Sevik Stadı’nda saat 15.15’de başlayan maça giren onbirimiz kalede Mahir, savunmada Özkan, Mert, Kemal, Sergen, orta sahada Gökhan, Semih, Mustafa, forvette Oğulcan, Seyfettin, Özgün şeklindeydi. İlk dakikalar denk güçlerin mücadelesi biçiminde geçtikten sonra, Özgün’ün verdiği mükemmel pasla kaleciyle karşı karşıya kalan Oğulcan’ın düzgün vuruşuyla öne geçmeyi bildik. Hemen ardından yine Oğulcan’ın sağdan güzel ortasına nerdeyse havada asılır gibi kalıp şahane bir kafa vuran günün yıldızı Seyfettin’in golü bizi iki farklı öne geçirdi. Goller rakibi afallattı ama üçüncü golü rakip filelere bırakmakta pek becerili davranamadık. Ancak Davutpaşa 1926 yiğitlerinin türbündeki konuşmalarının tamamı Oğulcan’ın ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golünde hakemin saçmaladığı yönündeydi. Devre 2-0 üstünlüğümüzle kapandı. İkinci yarıda Sultanbeyli daha düzgün top oynamaya başladı. Bunun neticesini de Mert’in kendi kalemize bıraktığı golle buldu. Fındıkzade kedilerinin gözbebeklerinden olan Mert Eren belki sakatlıktan yeni çıktığı, belki de karşısında 90 dakika boyunca harika bir oyun çıkaran ve dengesini bozan 7 numaralı topçunun verdiği moral bozukluğuyla pozisyon yokken topu, yaptığı kurtarışlarla Davutpaşa 1926 U75 takımı oyuncularının alkışlarını anasının ak sütü gibi kazanan, günün en başarılı isimlerinden Mahir’in bakışları arasında kendi ağlarımıza tıngır mıngır yolladı. Ama golün moralini bozmayıp tam tersi kamçıladığı, Vedat Arda’nın Sarı Fırtına diye adlandırdığı, Seyfettin Yıldırım Sultanbeyli oyuncularının sevinçlerini kursaklarında yıldırım hızıyla bırakırcasına, hemen santra sonrası yeniden takımımızı iki farklı öne geçirmeyi bildi. Dahası Sarı Fırtına yaptığı mükemmel asistle gol yollarında bu sene azıcık suskun gözüken çalışkan forvetimiz Özgün Şala’ya dördüncü golü ‘’al da at’’ diyerek attırdı. Bu yarı oyuna katılan cengaverlerimiz Barış, Atakan ve Ahmet Can’dı. Türbünde toplanan en az 400 seyirci bizden beşinci golü beklerken, maç boyu topları nedense karşıtlara çalım atarak oyuna sokan ve yüreğimizi ağzımıza getiren Kemal, yine tek vuruşla oyuna sokmadığı bir pozisyonda ceza sahası içinde karşıt forvete inanılmaz bir asist yapıp ikinci golü yediriverdi. Bu arada takımımız hava karardığı ve stadın kör kandillere benzeyen ışıkları yandığı için olacak gevşemiş, rehavete kapılmış ve oyundan biraz kopmuştu. Bu nedenle son dakikalar yine çok tatlı geçmedi. Bu arada bitime çok yakın, sahanın yıldızı olan Sultanbeyli’nin muhteşem 10 numaralı oyuncusunun 25 metreden savurduğu serbest atış neyse ki kıl payı dışarı çıktı da keyfimiz kaçmadan staddan neşeli, mutlu ve umut dolu ayrıldık.
Davutpaşa 1926, 31 Ocak 2016 Pazar günü deplasmanda oynadığı önemli maçta, gurup lideri Erokspor’u 3-1’lik net bir sonuçla dize getirdi. Saat 14’te, Erok’un Haliç kıyısındaki güzel ve bakımlı sahasında başlayan maçta hava koşulları son derece uygundu. Güneş gökyüzündeki yerini almış, plastikleri gıcır gıcır gözüken türbünde coşkuyla takımlarını destekleyen Davutpaşa 1926 senyörlerini ısıtıyordu. Oldukça kalabalıktık. Seyirci sayımız, yiğitleri tek tek sayan Vedat Arda’ya göre 357 kadardı. Sahaya yayılan onbirimiz şöyleydi. Kalede Mahir, savunmada Özkan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Mustafa, Gökhan, Semih, forvette Özgün, Seyfettin, Oğulcan. Maça fırtına gibi giren ve karşıtlara baskı yapan genç yiğitlerimiz, Mert’in ortasına dokunan golcü Oğulcan ile hemen öne geçti. Ardından yine Oğulcan ceza sahası içinden yaptığı vuruşla farkı ikiye çıkardı. Yirmili dakikaların ortalarında ise soldan şahane top getiren Seyfettin’in mükemmel asistiyle büyük golcümüz Mustafa Kıraç farkı üçe çıkardı. Devre boyunca şaşkına dönen Erok takımı ceza sahamız içinde oluşan bir karambolde, ele değen topla kazandıkları penaltıyı bu şaşkınlık, hüzün ve melankoli içinde Kedi Kaleci Mahir’in bakışları arasında, 5 numaralı oyuncularının ayağından avuta gönderdi. Devreyi 3-0 önde kapadık. İkinci yarı denk güçlerin mücadelesi şeklinde geçti. Oyuna yeni katılan oyuncularımız Atakan, Barış ve Ahmet Can oldu. Karşılıklı ataklarla uzatmalara kadar gelindi. 18 numaralı Erok topçusunun sağdan adrese teslim ortasında sarı yeşilli karşıtlar tek gollerini kazandılar ve azıcık da olsa teselli buldular. Bizim açımızdan her şey çok olumluydu. Oynadığımız özgüvenli futbol, türbünle genç yiğitlerin maç içi ve maç sonu uyumu, oyuncuların karşılaşma bitiminde başarılı ve yakışıklı hocamız Deniz Atak’ı bulutlara fırlatmaları, Büyük Başgan İskender Keleş’in tebrikleri tek tek kabul etmesi ve gösterdiği güler yüz. Şahane bir Pazar’dı kısacası. Emeği geçen herkese, yani onlara, size, bize, kısacası hepimize kutlu ve mutlu ve hayırlı olsun.
Davutpaşa 1926 ikinci yarının onuncu maçını 6 Şubat 2016 Cumartesi günü gurubun küme düşme tehlikesini en çok hisseden takımlarından Çeliktepe Ümit ile yaptı ve sahadan 2-1’lik bir galibiyetle ayrıldı. Böylece ikinci yarıda yaptığımız on maçta onuncu yengimizi alarak şahane bir dizi gerçekleştirmiş olduk. Bulutlu ve 5 derecelik soğuk ve rüzgarlı bir havada Namık Sevik Stadı’nda, 14.50’de başlayan maça çıkan onbirimiz kalede Mahir, savunmada Atakan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Ahmet Can, Semih, Gökhan, forvette Seyfettin, Oğulcan, Özgün şeklindeydi. Olumsuz hava koşullarına karşın Namık Sevik’in taş türbününü dolduran 300 Davutpaşa yiğidinin coşkun tezahüratıyla birlikte girdiğimiz ilk kırk beş dakikayı rüzgar altında oynadık. Bu nedenle çok gayretli ve istekli bir mücadele sergileyen Çeliktepeli cengaverler bu yarı boyunca daha fazla topa sahip oldular, daha üstün gözüktüler. Neredeyse hiç tehlike yaratamadığımız bu devrenin sonlarına doğru, karşıtların oldukça iyi bir maç çıkaran 11 numaralı oyuncuları ceza sahası içinden yaptığı vuruşla Ümit’i ümitlendirdi. İlk 45 dakikayı böylece 0-1 geride kapadık. Ama ikinci yarıda işler değişti elbette. Rüzgarın da ittirişiyle ikinci devreye çok hızlı başladık ve golcü forvet Oğulcan Keser’in uzaklardan savurduğu zeplin kıvamındaki isabetli ve sert şutuyla hemen beraberliği yakaladık. Bu yarıda forma şansı bulan topçular Özkan, Mustafa ve Kemal’di. Şimdi roller değişmişti. Bu kez takımımız sayısız gol fırsatı yakaladı ama sadece Oğulcan’ın asistinde Özgün’ün akıllı plasesiyle gol buldu. Ve Davutpaşa 1926 zorlu geçen mücadeleden 2-1 önde ayrılmayı başardı.
Davutpaşa 1926 ikinci yarının on birinci maçını 14 Şubat 2016 Pazar günü, SAL’ın birinci gurubunda düşme tehlikesini üstünde hisseden takımlardan Pazariçi Köprülü deplasmanında oynadı ve sahadan 2-1‘lik bir yengiyle ayrıldı. Böylece ikinci yarı maçlarında, 11’de 11 yengi yaparak güzel bir diziye imzamızı atmış olduk. Zaman zaman yaşlı ve yorgun güneşin yüzünü gösterdiği, 12-13 derecelik ılık bir havada, futbola uygun saha koşullarında oynanan maç Yıldıztabya Stadı’ndaydı ve 14.30’da başladı. Davutpaşa 1926’nın fedakar yiğitlerden en az 80-90 tanesi bakımsız stadın taş türbünlerini doldurmuştu. Sahaya çıkan onbirimiz şöyleydi. Kalede Muhammed Ali, savunmada Özkan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Gökhan, Ahmet Can, Semih, forvette Oğulcan, Özgün, Mustafa. İlk yarı hakimiyetimiz altında geçti. Ama bu üstünlüğü rakibin üstüne giderek değil de, daha çok pas yaparak, topu kalemizden uzakta tutarak gerçekleştirdik. Puana aç, hırslı rakibimizi gemledik. Onuncu dakikada usta oyuncumuz Mustafa’nın şahane asistini, çalışkan orta sahamız Ahmet Can hiç bekletmeden, sağ ayak içiyle mükemmel biçimde gole çevirdi. Böylece ilk kırk beş dakikayı çok fazla zahmet çekmeden 1-0 önde kapayacağımızı sandık ama olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Çünkü son dakikada kaptan Gökhan’ın neden olduğu penaltıyı ağlarımıza gönderen karşıtımız eşitliği son anda yakaladı. Devre 1-1 kapandı. İkinci yarıda forma şansı bulanlar Seyfettin, Atakan ve Barış’tı. Bu yarının ayırıcı özeliği, takımımızı şahlanacak sanan türbündeki cesur yüreklerin suratlarının vahim biçimde asılmasıydı. Çünkü emektarımız Turgay Özcan’ın deyimiyle çok tatsız tuzsuz, keçiboynuzunu anımsatan bir 45 dakika oynadık. Rakibimiz de bu mıymıntılığa uyum sağlayınca karşılaşma 1-1 beraberlikte kilitlendi sanki. Ama her an her şeyin değişebileceğini savlayan Heraklitos bilgemizin öngördüğü gibi, bir an geldi ve her şey değişti!! Ve 85.dakikada Özgün’ün asistini gole çeviren acar forvetimiz Seyfettin türbünde esnemekten çeneleri yorulan yiğitlerimize güzel bir Sevgililer Günü hediyesi verdi. Maçı 2-1 kazandık böylece.
Davutpaşa 1926 ikinci yarının on ikinci ve sonuncu maçını 18 Şubat 2016 Perşembe günü Ortaköy ile oynadı ve sahadan 2-0’lık bir yengi ile ayrıldı. Namık Sevik Stadı’nda 14.30’da başlayan ve 11 derece ısıda ama bulutlu, rüzgarlı ve oldukça serin bir havada oynanan karşılaşmaya takımımız kalede Muhammed Ali, savunmada Atakan, Sergen, Utku, Mert, orta sahada Ahmet Can, Gökhan, Semih, forvette Özgün, Mustafa, Seyfettin onbiriyle çıktı. Hafta içi olmasına karşın işini gücünü bırakıp Belgradkapı’nın yolunu tutan seyirci sayısı 213’tü. Değerli kuşbilimci Vedat Arda’nın tek tek karşıladığı ve ellerini sıktığı bu kalabalığın büyük bir coşku ve ahenk içinde izlediği ilk kırk beş dakika boyunca takımımız çok üstün ve etkili bir futbol ortaya koydu ve beğeni topladı. Onbirimiz tüm devre boyunca karşı yarı sahada kamp kurdu ve sayısız gol pozisyonuna girdi. Ama biraz beceri eksikliği, biraz da talihsizlik nedeniyle sadece Özgün’ün muhteşem asistinde Mustafa Kıraç’ın ustaca vuruşuyla kaydettiği golle yetinmek zorunda kaldık. Devre sonuna doğru, hocamız Deniz Atak’ın, sinirlenen kaptan Gökhan’ı oyundan alması büyük zeka ve tecrübe örneğiydi. Çünkü Gökhan’ın sahadan atılma durumunda, kendisine yükselme gurubunda duyacağımız ihtiyaç çok açıktı. Böylece taş türbünde çoğu çekirdek çitleyen Davutpaşa Yiğitleri, kaptanın yerine oyuna giren Çeliktepe Ümit’ten yeni aramıza katılan Çağlar’ı izleme olanağı buldular. Devre 1-0 bitti. İkinci yarıda oyuna girenlerden ikincisi yine Çeliktepe Ümit’ten gelen ve sağbekimizle aynı adı taşıyan Atakan Bozacıbaşı’ydı. Son yirmi dakikada ise golcü Oğulcan forma şansı buldu. Bu kırk beş dakikada da aynı görünüm değişmedi. Muhammed’in eline top değmediği ve olasılıkla epey üşüyerek geçirdiği dakikalar boyunca yine gol pozisyonlarına giren ama farkı ne yazık ki açamayan bizdik. Sadece Atakan’ın büyük bir beceri örneği sergileyerek ceza sahasına gönderdiği topta Çağlar ikinci golümüzü kaydetti. Böylece mükemmel oynayan, her hattıyla umut saçan oyuncularımız hem son on iki maçta on iki yengi alarak tarihimizde hiç görmediğimiz bir istatistik başarısını bizlere sundu, hem de Mart ayının ilk haftasında başlayacak olan yükselme gurubu maçları öncesi Fındıkzade kedilerine büyük umut tazeledi. En büyük Davutpaşa 1926!!!
2014-15 mevsiminde U19/2 kategorisinde almış olduğu başarılı neticelerle Fındıkzade kedilerini ıslak mama yemişçesine sevince boğan ve U19/1 kategorisine yükselen U19 takımımız 2015-16 mevsiminde 25 guruplu kategorinin 7.gurubunda yer aldı. Gurubumuz sekiz takımdan oluşuyordu ve karşıtlarımız Bağcılar, Günyamaç, Mahmutşevketpaşa, Şehzadebaşı, Vardar, Yeni Özkartal ve potayı en önde geçen, rakiplerini gole doyuran Zara Ekinli’ydi.
U19 takımının kurmay heyetinde futbol şubesi sorumlusu Atilla Demir, çalıştırıcılar Deniz Atak ve Güngör Odabaşı ve kaleci antrenörü Ünal Tonbul yer aldı. Gölgedekilerden Turgay Özcan tüm eksik gedikleri kapadı, Necati Savuran elinden geleni eksik etmedi, görsel belleğimiz Derviş Ay ise tüm mevsimi belgeleyerek gösterişsiz ama çok önemli bir işlevi yerine getirdi.
17 Ocak 2016 tarihinde başlayan ve 7 Nisan 2016 günü sona eren mevsimin gurubumuzdaki galibi Zara Ekinli’ydi. Gazi Mahallesi takımı 14 maçta topladığı 31 puanla kolay bir birincilik aldı. Davutpaşa 1926 25 puanla ikinciliği yakalarken aynı puanlı Günyamaç’ı, karşıtına kurduğu üstünlükle geçti (ilk maç 5-2, ikincisi 2-3). Son iki sırada kalan Yeni Özkartal ve Bağcılar ise U19/2 kategorisine düştüler.
Mevsim öncesi Fındıkzade, Yedikule ve Cerrahpaşa kedilerine ciğerli, kuru ve ıslak mamalı bir toplantı sunarak U19’u mırnavlara tanıtan, takımımızın 48 senelik generali Davut Kılıç şunları dedi. ‘’ Bu sene U19’dan şampiyonluk bekliyorum. Neden derseniz çok iyi oyuncular var elimizde. Un var, şeker var, yağ var, aşçı deseniz en iyisi. Neden mükemmel bir helva pişiremeyelim ki!
Dört yıldır bir arada oynayan kaleci Yavuz, savunmacı Mehmet Ali, Ebubekir, orta saha Veysel, hem savunmada, hem hücumda aynı beceriyle oynayan Said, hücumda da Ömer Atik. Anlaşmış bir kemik kadromuz var yani. Bunlara 2014-15’in canavar takımından hızlı açık Özer, bu yıl A takımında da başarılı maçlar çıkaran Barış ve Kerim’i de ekleyelim. Efsane sağaçık Bıdık Savaş’ın aramıza yolladığı Furkan, A takımda bile oynama becerisine sahip orta saha Muzaffer de cabası. Bundan iyisi memleketim Malatya’da kayısı, diyorum beyler bayanlar! Hodri meydan rakiplerimize!’’
General’in umut verici ve semtin kedilerini de, Davutpaşa 1926’nın güçlü şişkin pazılı yiğitlerini de neşeye boğan konuşmasına karşın U19 beklenen çizgiye ulaşamadı diye düşünüyor şu anda dört ayaklı sevimli dostlarımız. Tamam, ikinci olduk ve başarılı bir neticeye imzamızı bastık ama General’in istediği yere ulaşamadık, heyecan verici oyunlar sergileyemedik, diyorlar. Ben kendi adıma ‘yapabileceğimiz kadarını yaptık’ diye özetleyeyim. Bardağın dolu tarafına bakıyorum çünkü. Çıtamız istediğimiz kadar bulutlara yükselmedi belki ama başarılı olduk yine de.
Şimdi çalışkan, enerjik ve yakışıklı çalıştırıcımız Deniz Atak’ın mevsim değerlendirmesini sunayım. ‘’ U19 takımımız bu sene maçlar başlamadan bir buçuk ay önce yani Aralık ayında çalışmaya koyuldu. Ama U19’dan Ömer, Barış, Kerim, Said, Yavuz, Ebubekir, Mehmet Ali gibi oyuncular Temmuz başında mevsimi açtığımızda A takımla birlikte idmanlara başlamışlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse 2015-16 mevsimi ilk kez süper amatörde oynayan A takımımıza odaklandığımız bir sene oldu. Bu bağlamda U19’a gerektiği kadar eğilemedik, üstünde yeterli emek harcayamadık. Bunda çalışma koşullarının kısıtlı oluşu, Fatih takımlarının çalıştığı sahaların sayısının da azlığı etkili oldu aslında.
A takımda oynayan U19 oyuncuları için de bir paragraf açarsam, bu oyuncular da aynen Davutpaşa 1926 ailesinin tamamı gibi A takımına odaklandıkları için tam verim sunamadılar ekibe. Kendilerinden beklediğim kadar verim alamadım işin doğrusu. Ligde aldığımız ikinciliği, oynadığımız futbolu göz önüne getirdiğimde bir başarı olarak görüyorum. Ama üç yıllık Davutpaşa 1926 serüvenimde izlediğim U19’larımız içinde en az başarılı olan takımdı bu, ne yazık ki.
Özetlersem bu yıl istediğim futbolu göremedim çünkü planlı ve programlı çalışmalar gerçekleşmedi. Mevsim öncesi haftada 4, mevsim boyunca ise 3 idman yaptık. Ama özellikle sene içinde antrenmanlara katılım azdı. Bu düzensizlik de sahaya yansıdı. Belki tek tek iyi oyunculara sahiptik ama iyi bir takım oyunu ortaya koyamadık. Aldığımız yengiler daha çok becerili oyuncularımızın kişisel gayretleriyle geldi. Ben en çok hem takım savunmasının eksikliğinden, hem de savunmada yapılan büyük bireysel hatalardan rahatsız oldum. 14 maçta yediğimiz 34 gol bunun göstergesi. Oysa kalecimiz Yavuz Atik kaleci hocamız Ünal Tonbul’un büyük gayretiyle bu sene beklenmedik bir gelişme gösterip hepimizi sevindirmişti.’’
Ben biraz da istatistiklerden söz edeyim şimdi. İlk yarıda yaptığımız 7 maçın 5’ini kazanıp, bir beraberlik, bir yenilgi almamıza karşın ikinci yarıda gösterdiğimiz istikrarsızlık hocamızın işaret ettiği gibi az ve yetersiz çalışmadan kaynaklandı besbelli. Çünkü ikinci yarıda 7 maçta ancak 3 yengi alabildik, 4 yenilgiyle sarsıldık.
Kaleci Yavuz 14 maçın onunda oynadı, bayağı iyi gözüktü. Mert iki maçta kaleyi korudu. Karabatak gibi bir görünüp bir kaybolan, bu nedenle de takımdan uzaklaştırılan Can ise iki maçta 12 gol yiyerek ilginç bir istatistiğe konu oldu.
Savunmada Ebubekir, Mehmet Ali, Okan, Enes, Kayhan ve oturma izni bitince takımdan uzak kalan Said’i gördük. Orta sahada Furkan ve Muzaffer ile istikrar yakaladık. Veysel ve Serhat de forma şansı buldu mevsim boyunca. Büyük umudumuz Kerim sert idmanların kurbanı oldu ama özveriyle oynadı yine de. Savunmada, orta sahada ve forvette yer aldı, hangi mevkide boşluk bulduysa. Özer, Barış, Ömer ve Atmaca Mehmet ise forvette görev yaptılar. İbrahim, Osman, Güven ve Mücahit de hocaları onlara gerek duydukça formalarının hakkını vermeye uğraştılar.
14 maçta 43 gol attık. Gol yükü iki forvetin üstündeydi. Ömer Atik 19, Barış Duran 13 gol attı. Kerim 3, Özer ve Mehmet Ali 2, Atmaca Mehmet, Veysel, Said ve Furkan 1 golle takıma katkı sundular.
Gelelim maçlara. Günyamaç ile epey çekiştik, 5-2 ve 2-3. Mahmutşevketpaşa maçlarımızda şans perileri yanımızdaydı, 2-2 ve 5-4. Vardar ile başa baştık, 2-1 ve 2-3. Bağcılar’a net üstünlük sağladık, 5-0 ve 6-3, Şehzadebaşı maçlarımızın ikincisi bir şoktu, 5-2 ve 1-3, kavgacı Yeni Özkartal’a haddini iyi bildirdik, 3-1 ve 3-0, mevsimin şampiyonu Zara Ekinli karşısında boynumuz büküktü, 2-8 ve 0-2.
Geldik üç maç sonunda ligden çekilmek zorunda kalan U17 takımımıza.
U17 liginde mücadele eden takımlar Avrupa ve Asya yakalarında ayrı ayrı kümelendiriliyor. 29 gurup Avrupa, 11 gurup da Asya yakasını temsil ediyor. Davutpaşa 1926 bu sezon 27.gurupta yer aldı. Yedi takımın çekiştiği gurubumuzdaki karşıtlarımız Beştelsiz, Günyamaç, Halide Edip Adıvar, Kadırga, Kuştepe, Küçükçekmece İdman Yurdu’ydu.
2014-15 mevsiminde 14 maçta aldığı 14 yenilgiyle oldukça ilginç bir istatistiğe konu olan U17 takımımız bu mevsim de benzer görüntüler çizdi. Ama bu kez yaş ve fiziksel yetersizliklerimize disiplinsizlikler de eklenmişti. Sonunda başkanımız İskender Keleş’in Gordiyon düğümünü paramparça edip kesip atmasına, yani ligden çekilmemize neden olacaktı bu disiplinsizlikler.
İlk üç maçında 21 gol yiyerek yeni bir rekora imza atması beklenen ama teknik heyet ve başkanımızın ortak kararıyla ligden çekilen takımın topçuları Sinan, Fatih, Ozan, Volkan, Mert, Furkan, İbrahim 1, İbrahim 2, Emre, Ramazan, Okan, K.Okan, Serhat, Muhammet, Oktay, Mücahit, Seymen ve Serdar’dı.
27.gurubu Günyamaç 12 maçta aldığı 34 puanla (11 yengi, bir beraberlik) kolayca önde bitirirken, 30 puanla ikinci Kadırga, 25 puanla Kuştepe üçüncü oldu.
Şimdi sıra U13’te. 2015-16 mevsimine U13 takımımız 2015 Aralık ayından başlayarak Davut Kılıç’ın yönetiminde hazırlandı. Kılıç mevsim öncesi çalışmaları şöyle anlatıyor. ‘’İlkin arkadaşlar ve tanışlar aracılığıyla semte haber yaydık. Davutpaşa takımı 2002 ile 2005 yılları arasında doğmuş minik topçular arıyor diye. Duyan geldi tabi. Çünkü biz futbol okulu değildik, gelen çocuklardan para almıyorduk. Benim amacım olabildiğince çok miniği bir araya getirmekti. Çünkü yetenekli-yeteneksiz ayırımı yapmak bize zarar verebilirdi. Neden derseniz, yığınla yeteneksiz oğlanın yetenekli arkadaşı vardı. Küçükler birbirini etkileyebilir, dışlananlar kabiliyetli arkadaşlarını da kulüpten uzaklaştırabilirdi.
Böylece doğumları 2002 ile 2005 arasında olan ufaklıkları kulüpte bir araya getirdik ve yaş gözetmeden Çukurbostan’da çalıştırmaya başladık. Aralık 2015’te başladık idmanlara. Haftada iki kez çalışıyorduk; Cumartesi ve Pazar günleri. Benim dışımda üç çalıştırıcı daha vardı. Birbirimizi tamamlıyorduk. Necati Savuran, Sadullah Şenol ve İbrahim Aslan bana yardımcı olan hocalardı.’’
Gelelim maçlara. Yıldız Kanaryalar maçları tatsızdı, 0-3 ve 0-2. Ligin canavar ekibi CFS Bağcılar karşısında özellikle kendi sahamızda harika bir oyun çıkardık, 0-5 ve 1-2. Yıldız aynı tarifeyi uyguladı bize, 0-4 ve 0-4. Özyarımburgaz karşısında neyse yüzümüz güldü, 7-2 ve 3-0. Sütlüce karşısında daha başarılı olabilirdik aslında, 2-2 ve 0-2. Yeşilpınar maçlarındaki mücadelemiz de fena değildi, 2-3 ve 1-3. Bahçelievler Futbol Atletik gibi altyapısı sağlam bir takıma karşı da gücümüz yettiğince iyiydik, 0-3 ve 1-3.