1998-99
1998-991998/99 mevsimi başında bayağı değişiklik yaşandı Alipaşa semtinde. İlkin 1993 Temmuz ayında yönetime gelen ve kulübü dönüştürme hayalleri kuran cömert başkan Erdoğan Özgür yorulduğunu hissetmiş olmalı ki, bıraktı görevi. Genç çalıştırıcımız İsmail Erdoğan da, iki yıllık antrenörlük deneyiminin ardından daha çok para kazanabileceği bir kulüp arayışına girdi.
1998-2000 arasını İsmet Hortoğlu başkanlığında geçirdi Davutpaşa kulübü. Ama doğrusunu söylemek gerekirse biraz gölge başkanlık biçiminde oldu bu başkanlık, etliye sütlüye karışmadı çünkü Hortoğlu. Kulüp Davut Kılıç ve Sıtkı Özcan’ın özverileriyle ayakta kaldı.
Antrenörlük ise Sıtkı Özcan’a teslim edildi. Şöyle oldu. Temmuz ayında Namık Sevik Stadı’nda yapılan Valilik Kupası turnuva maçlarından ilkinde, İsmail Erdoğan’ın iki yıldır çalıştırdığı ekip 8-0 yenilmişti karşıtlarına. Sıtkı Özcan üzüntüyle soyunma odasına indiğinde berbat bir manzarayla karşılaştı ve dondu kaldı. Sekiz gol yiyen takımın oyuncuları müthiş bir yavşaklıkla gülüşüp duruyor, çirkin şakalar yapıyorlardı birbirlerine. Özcan oyuncuların hepsini kovdu; hem de anında. Ve yeni ve gencecik bir takım toparladı birkaç ay içinde. Hazırlık dönemi iyi geçti.
Toparlanan gençler alt yapıdan geliyordu, doksanların ortalarından beri miniklerde, yıldızlarda, gençlerde bir arada oynamışlardı, birbirlerini tanıyorlardı. Bu gençler ve birkaç takviye A takımı oluşturdu. Ramazan Emre, Selim Ertan Çakıllı gibi. Birinci amatör kümede mücadele edildi. Olabildiğince, gücümüz yettiğince. Namık Sevik Stadı’nda çalıştık o sene, haftada iki ya da üç idman yaptık. Ama ciddi antrenmanlardı bunlar.
Kaleci Onur Özcan şöyle hatırlıyor mevsimi. ‘’1998-99 senesinde A takıma geçtim ve üç yıl oynadım. A takıma geldiğimde, takımda, libero Ramazan, stoper Ertan, sağbek Alp, solbek Eyüp, orta saha Selçuk, sağaçık Muhlis, forvette Oktay vardı. O yıl genç takım, A takımın alt yapısını oluşturmuştu diyebilirim. Zirveye oynamasa da dördüncülük ile altıncılık arasında bulunuyorduk hep. İlk ikiye kalıp yükselme gurubu maçlarına katılamadık ama, küme düşme stresi de hiç yaşamadık.’’