EYÜP KÜÇÜKÇAVDAR
Ellili yıllardaki Alipaşa kedileri için Eyüp Küçükçavdar adı bir efsaneydi kuşkusuz. Bugünün tıfıl mırnavları bile cami avlusunda uzun ikindiler boyu geyik yaparlarken, ününü yaşlı kuşaklardan işitmiş oldukları Eyüp abilerinden hala övgüyle ve hayranlıkla söz eder, onun topçu yeteneğini, genç milli takımdaki maçlarını, makinalar konusundaki birikim ve yeteneklerini göklere çıkarmadan edemezler.
Eyüp Küçükçavdar Davutpaşa ailesinin yakından tanıyıp sevdiği namlı Küçükçavdar biraderlerin en büyüğü. Namlı dörtlünün öteki üyeleri Sabahattin, Hayati ve Necati. Eyüp Küçükçavdar Alipaşa doğumlu. 1936 senesinde açmış gözlerini dünyaya.
Baba Osman esnaf, anne Bahtiye ev hanımıymış, artık aramızda değiller. Kardeşler toplam yedi. Sabahattin (1938), Gülen, Hayati (1947), Necati (1949), Necmi ve Gülay.
Küçük Eyüp öğrenimini Hekimoğlu Alipaşa İlkokulu, Davutpaşa Ortaokulu, ve Kabataş Erkek Lisesi’nde görmüş. Diploma iyi dereceli olduğu için İTÜ Makine bölümüne girmiş lise mezuniyeti sonrasında. Ama yaptığı erken evlilik hayatını kazanma zorunluğunu da beraberinde getirdiği için araya askerlik ve iş hayatı girmiş ve futbolu da, okulu da hemen bırakmış.
Genç Eyüp dikkatleri Kabataş Lisesi’nde okurken çekmiş. Hem okul takımında, hem de Fenerbahçe genç takımında forma giymiş. Can Bartu sarı lacivertlilerde takım arkadaşıymış. Sene 1954. Genç milli takıma seçilmiş. Bulgaristan milli maçında oynarken, maçı naklen yayınlayan radyo başına kilitlenmiş Alipaşa ve Kocamustafapaşa ahalisi. Semtin gözbebeğiymiş.
Davutpaşa’ya geliş 1956, A takımı formasını ıslatmış. Bir buçuk yıl aramızda kalmış. Stoper mevkinde göz doldurmuş, akraba Selahattin Bakikuşağı ile birlikte. Çok sert ve atik oluşuyla gözdesi olmuş savunmanın. Sol ayağı daha kuvvetli, ama sağı da iyiymiş. Kafa hakimiyeti ise müthiş. Ayakla yapılan vuruşlar kadar güçlüymüş hem de. Disiplinli bir sporcu olarak isim yapmış, idman kaçırmamış. Kavgacı olmasa bile, maçta babasını tanımayan cinsten gözüpek, delişmen.
Nuran hanım ile hayatlar birleştiğinde henüz yaşı 19. Sene 1955. Eşinin annesi, Yokuşçeşme’den inerken sağda yer alan Davutpaşa İlkokulu’nun öğretmenlerinden Sıdıka Öztüzün’müş.
57 yıl süren bu mutlu birliktelikten beş çocuk gelmiş dünyaya. Üçü erkek, ikisi kız. 1958 doğumlu Tufan Fenerbahçe gençte top koşturmuş bir aralık.
1958 aynı zamanda askerlik günlerinin başlangıcını da imliyor. Trabzon’da yedek subaylık yapmış. Birlik içinde top koşturmuş olmalı.
Küçükçavdar’ın iş yaşantısı çok erken başlamış. Hemen askerlik dönüşü. Altmışların hemen başı. İlkin kayınpederiyle birlikte Alipaşa’da inşaat malzemeleri satmaya koyulmuş. İki yıl burada geçmiş. Sonra balık ağı üreten fabrikalardan birinde göstermiş hünerlerini. Kağıthane Cendere’de, dört yıl boyunca.
Eyüp Küçükçavdar araştıran bir kişiliğe sahipmiş. Sünger ve suni deriye takmış kafasını. Böylece Vinileks’e girmiş. İmalat müdürü olmuş. Maltepe’de geçmeye başlamış günler, orada kafa patlatmış, ter dökmüş. Patron Süha Mermerci’nin gözbebeğiymiş.
Kardeş Necati Küçükçavdar’ın tatlı anılarından biri, Vinileks’te yetmiş başlarında düzenlenen Sanayi Kupası’yla ilgili. Eski Kartallı Suat ile Eyüp Küçükçavdar’ın kurduğu takımda Necati Küçükçavdar santrfor olarak yer alıp rakip kaleleri gole boğmuş. Otuza yakın gol atmış, Vinileks’i şampiyonluğa taşımış. Abi Eyüp ise genelde tek yarı forma giymiş, yolun yarısını kat etmiş olduğu için.
Eyüp Küçükçavdar’ın Vinileks deneyimi dört yıl kadar sürmüş, işin ilmini kapmış burada. Bu arada Asya yakasındaki işi Alipaşa ile ilişiğini kesmiş eski topçunun. 34 yıllık Alipaşa ikameti bitmiş böylece. 1970’de Göztepe’ye taşınmış. İstasyon Caddesi, Cavit Paşa Sokak’a. 2000 yılına kadar burada yaşamış Eyüp abimiz. 2004 senesinde Caddebostan’da Ogün Altıparmak’ın da oturduğu apartmana taşındığında, dört yıl da burada kalmış Küçükçavdar ailesi.
Bu arada Küçükçavdar’ın ününü duyan komşusu İran asıllı bir aile transfer etmiş kendisini yeni bir işe. Topkapı’daki İnci Plastik’e. Sünger, naylon, branda, tente imalatı. İnci Plastik’te geçen beş yıl başarılarla dolu. Sonraki durak Ufo ısıtıcıları. Fabrikanın teknik müdürlüğüyle uğraşmış.
Küçükçavdar’ı 2004-10 arasını Beşiktaş’ta Muradiye mahallesinde geçirirken görüyoruz. 2010 yılında geçirdiği talihsiz trafik kazası sonun başlangıcı ne yazık ki. Alibeyköy’de efendi efendi yürürken azgın bir arabanın hışmına uğramış. Bir buçuk ay komada kaldıktan sonra büyük bir hasarla atlatmış bu kazayı. Yatağa çivilenmiş, Kuşadası’ndaki oğlu Tufan’ın yanına yerleşmiş bu nedenle. 2012 yılında ise ecel gelip bu büyük hasar görmüş bedenin kapısını çalmış.
Necati Küçükçavdar abisini şöyle anlatıyor. ‘’Eyüp abim saha dışında çok yumuşak başlıydı, kız gibiydi. İçkisi cigarası yoktu, gece hayatı nedir bilmezdi. Çocuklarını mükemmel yetiştirdi, tahsillerine özen gösterdi, hep arkadaş gibi oldu. Ekonomik olanakları ölçüsünde de cömertti. İyi araba kullanırdı. Wolswagen’ler tutkusuydu. Beyaz kaplumbağasına aşıktı diyebilirim. Tatil bilmezdi, hep çalışırdı. Hürriyet okuruydu. Teknik dergiler de düşürmezdi elinden. Sosyal demokrattı dünya görüşü. Kardeşler arasında en çok bana yakındı. Fenerbahçeliydi. El becerisi harikaydı. Yemek yapmasını bilirdi. Boş kaldığı anlarda hep teknik çizimler yaparken görürdük onu. Teknik malzemesi boldu. Bu yeteneği oğullarından Hakan’a da geçmişti. O da bilgisayar konusunda epey işler yaptı. Müzikseverdi de. Türk Sanat Müziğini çok severdi. Müzik dinlerken yanında konuşulmasını istemezdi. Müziğe daha iyi odaklanabilmek için.’’