MUSTAFA FİLİZ
Mustafa Filiz Davutpaşa takımından geçmiş doktorlardan biri. En güler yüzlülerinden, iyi huylu, özgüvenli ve başarılılarından biri. Bu özelliklerin bir kişide toplanması bayağı zor aslında.
Filiz 9 Ocak 1961, Erzincan doğumlu. Ali Ekber Çiçek, Davut Sulari, Aynur Haşhaş ve Oğuz Aksaç gibi büyük halk müzikçilerinin yetişmiş olduğu kentten. 1976 yılına kadar burada geçiyor çocukluk ve ilk gençlik yaşamı.
Baba Filiz (Mehmet) Sümerbank’ta muhasebe müdürü, anne postanede memur. Mustafa’nın bir abisi, üç ablası var. En küçükleri o.
Erzincan Atatürk İlköğretim Okulu, Erzincan Merkez Ortaokulu uzun süren okul yaşantısının ilk aşamaları Küçük Mustafa’nın. Çok parlak bir öğrenci. Öğretmenleri gözü gibi bakıyor ona. Üzerine titriyorlar.
Filiz 1975 yılında başlıyor kaleciliğe, futbol yaşantısının ilk durağı Erzincan Sümerspor. Anne baba karşı oğullarının topçuluğuna. Haylaz olmasın istiyorlar. Ama Filiz mahalle arası ve okulda yapılan maçları yeterli görmüyor, kendi başına gidip yazılıyor Sümerspor’a. Amatör kümede oynamaya başlıyor böylece. Okul takımının eldivenleri de kendisine emanet.
1976-79 arası aile o zaman Konya iline bağlı olan Orta Anadolu’nun temiz ve medeni ilçesi Karaman’a yerleşiyor. Filiz Karaman Lisesi’nde. Okul takımında oynuyor, dersleri şahane. Özellikle matematiği.
Filiz sadece futbol oynamıyor bu yıllarda, başka spor dallarında da etkin. Basketbol, voleybol, masa tenisi. Zaten kızların gönüllerini hoplatan boyu bosu daha bir serpiliyor böylece, daha bir gelişiyor.
1979 yılı önemli Filiz için. Çapa Tıp Fakültesi’ni kazanıyor çünkü üniversiteye giriş sınavında. Aile İstanbul’a geliyor, kademeli. Anne emekli olmuş o günlerde. Fındıkzade’ye yerleşiyorlar. Kızıl Elma Caddesi’ne. Ahmet Hikmet Sokağı’na.
Filiz hem okula büyük bir iştahla başlıyor, hem de kaleciliğe devam ediyor. İki okul takımında birden oynuyor. Hem İstanbul Üniversitesi, hem de İstanbul Tıp Fakültesi. Altı yıl sürüyor bu spor yaşamı. Sayısız final karşılaşmasına çıkıyor bu iki takımla, ama hep ikincilikte kalıyor nedense oynadığı takımlar. Şeytanın bacağını kıramıyorlar.
Filiz İstanbul’a adım attığında, hemen semtinin takımı Davutpaşa’ya gidip yazılıyor. Sene 1979. Takımımız amatör ligde, Cevat Aksay dönemi. Rıdvan Şumlulu ekibin başında. 1984 yılına kadar camiada kalıyor. Kale kendisine teslim edildiğinde başarıyla görev yapıyor.
1984 senesinde Aksarayspor’a transfer oluyor. 2. amatör küme takımlarından. Burada da bir yıl kaleyi kaplıyor.
1985 senesi Çapa Tıp Fakültesi’ni bitirdiği yıl. Mecburi hizmet kurası Muş’a. Muş Devlet Hastanesi, acil servis görevlisi. İki yıl geçiyor bu zorlu ve soğuk Doğu kentinde. 1986-87 yılları.
Muşspor’da oynamak istiyor ama Erzincanspor’da kalmış lisansı. Oraya tayin yaptıramıyor. Sadece antrenmanlara çıkmakla yetiniyor bu nedenle. Kayak yaparak bayağı zaman geçiriyor. Doktor arkadaşlarla yemeklere katılarak, sosyalleşiyor. Voleybol oynuyor hastanenin spor salonunda.
1988 senesi yeniden İstanbul’a döndüğü, Kızıl Elma Caddesi’ni arşınladığı dönem. Bu kez Bakırköy Hastanesi Acil Servis’te görev alıyor. Pratisyen hekim. 1992’ye kadar sürüyor bu da.
Futbola yeniden dönüş kaçınılmaz elbette. Durak Şehremenispor. 2. amatör küme, iki yıllık bir deneyim.
Ama artık halı saha maçları da başlamıştır güzel İstanbul’umda. Filiz kalecilik yeteneklerini bu sahalara da taşıyor. Haydarpaşa Nümune’deürologluk yapan sevgili Davutpaşalı arkadaşı Ahmet Bilgin ile karşılıklı maçlarda oynuyor.
1992 senesi ihtisas sınavına girer, başarılı olur. Erzurum Araştırma Hastanesi’nde genel cerrahi bölümünde görürüz onu. Ama çok sevmez bölümünü, Erzurum serüveni üç ay sürer. Döner ve tekrar sınava girer. Çapa Tıp Fakültesi fizik tedavi ve rehabilitasyon ana bilim dalında ihtisasa başlar.
1993-97 yılları arası Çapa Tıp Fakültesi fizik tedavi takımında kalecilik. Bölümler arası maçlarda meşin topa yapılan sayısız plonjon.
1997 yılında ihtisas biter. Özel Çamlık Hastanesi’nde fizik tedavi uzmanıdır artık. Bakırköy, İncirli. 1998-2012 arası sürmüş, hala istikrarla devam eden başarılı bir meslek yaşantısı.
Gelelim aile hayatına. 1994 yılında dünya evine girdi Filiz. Yaş 33 olmuştu çünkü. Yolun yarısına gelmek üzereydi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu eşi nörologdu. Bir oğlu oldu 1996 senesinde. Kaleciliğe yatkın diyor Filiz.
Filiz ailesi Erenköy’de oturuyor bugün. Asya yakasının tercihi eşinin ve oğlunun iş ve okulunun Asya yakasında oluşu. Aile hep Asya yakasında oturmuş zaten. Şaşkınbakkal’da beş yıl, İçerenköy’de on yıl.
Davut Kılıç ve Sıtkı Özcan ikilisi şöyle anlatıyor Mustafa Filiz’in kaleciliğini. Kocaman boy (1.86), kalıplı da. Kaleyi kaplıyor gereğince. Başta heyecanlanıyormuş maçlarda. Özellikle köşe atışlarında. Sıtkı Özcan terapiyapmış bu nedenle. Bak, harika bir fiziğin var, boyun uzun. Köşe toplarına çıktığında avantajlısın. Vururken darbenin yarısını adama yap, yarısını da topa. Böyle demiş Sıtkı Özcan. Böylece cesaretlenmiş Mustafa Filiz, daha bir gayret ve özgüvenle köşe atışlarında kalesini korur olmuş.
Mustafa Filiz oyunu iyi takip edermiş. Pozisyon bilgisi epey gelişmişmiş. Çok uçmazmış bu nedenle, buna gerek duymazmış. Nerede duracağını bildiği için armut gibi yakalarmış meşin yuvarlağı. Refleksler iyiymiş. Unutulmaz Romen kaleci Datcu stilinde bir kaleciymiş.
İki kurmay Mustafa Filiz’in bedensel becerisi kadar, tinsel özelliklerinin de altını çiziyorlar. Takım arkadaşlarıyla çok uyumluydu diyorlar. Antrenmanları severdi diyorlar. Disiplinli olduğunu ekliyorlar.
Mustafa Filiz her Türk gibi etli ve patlıcanlı yemekleri seviyor; bütün müzik türlerine eşit uzaklıkta duruyor. Kulağına hoş gelen şeyleri dinliyor. Türk halk müziği ve Türk sanat müziği başta olmak üzere. Türk popuna da aşina.
Mustafa Filiz araba kullanmayı da seviyor. Suzuki Grand Vittara marka bir arabası var.
Mustafa Filiz güzel giyinmesini de seviyor. İşe hep takım elbise ve kıravatla gitmekten büyük zevk duyuyor. Ceketleri bir gardrob dolusu olmalı. Zaten mesleğim gereği, hastalara böyle gözükmeliyim, diyor. Saygı diyor.
Mustafa Filiz kötü alışkanlıkları sorulduğunda, sıfır diyor. Cigara hiç içmemiş, alkolü ise özel günlerde, dost toplantılarında çok ölçülü alıyor.
Kendini tanımlarken şöyle diyor. Duygusalım, titizim, disiplinliyim.
Bakırköy İncirli’de, Çamlık Hastanesi’nde fizik tedavi bölümünde yönetici aynı zamanda. Yönetici olarak da titizliğini ve disiplinli oluşunu özellikle vurguluyor.
Mustafa Filiz sosyal biri, eş dost ve arkadaşlar ile bir araya gelmeyi çok seviyor. Seyahat etmeyi de. Aile içi ilişkileri yakın ve sıcak. Evine Sözcü ve Hürriyet gazeteleri giriyor. Fener takımını tutuyor, ama Sıtkı Özcan kadar fanatik değil tabii.Maçlara kombinesi var. Basket maçlarını da kaçırmıyor.
Televizyon izlerken daha çok Kanal D, Star, Show ve NTV kanallarını yeğliyor haber ve dizilerde. Digitürk ve LigTv de spor izlenceleri için.
Davutpaşa bahsi onun için oldukça özel. Oturduğu semtin takımıydı bir kere. Davut Kılıç özel bir yer tutuyor bu camiada. Karakaş kıraathanesinde tanışmış onunla. 1979 senesinde karşı karşıya gelmişler. Bonservisini oraya getirmiş. Çukurbostan ortamına hemen kaynamış kanı Filiz’in. Daha eve yakın olduğu için antrenman olmasa bile gelirmiş buraya sık sık. Maçlar izler, tanışlarla bir arada olurmuş.
Takımda en yakın arkadaşları Mustafa Abacı ve Necati Şentürk’müş.
Unutamadığı Davutpaşa anısı, Paşabahçe sahasında oynadığı Dikilitaş maçıyla ilgili. Hayati Küçükçavdar golleri sıraladıkça Filiz bayağı hatalı goller yiyormuş. 3-3 bitmiş galiba maç. Her yediği gol sonrası Küçükçavdar bayağı çıkışmış kendisine.
Bir de Anadoluhisarı sahasında oynadığı bir maçı unutamıyor. İki kez penaltı kurtarmış bu maçta.